...dizdiğin olamayacakların dönümüne gelmek üzereyken, son
sözlerimi önden söylemek istedim sana… asla unutamayacağım bir şekilde gitmek
zorunda bırakışının ve dön demeye yüzün olmayışının kurbanıyız ikimiz de… her
anına şükrettiğin bir aşkın oldu mu hiç, bilmiyorum… olmamış ki bilemedin “ne
kadarım” olduğunu… bilseydin, gönderemezdin… şükrettiğini gerçekten görseydim,
gidemezdim… hani o hep bahsettiğin gelecek vardı ya, aslında asla ikimiz için
çizmemiş olduğun, kırdığın ve tamiri mümkün olmayan hayallerin içinde kaybolup
gidecek şimdi… ve sırf; senin canın öyle istediği için… sen benim gidişimi
öylece izlerken ve ben yürüdüğüm o upuzun yolları geri dönerken, yorgunluktan
değil, kırgınlıktan ağladım… beni kırdığın için değildi göz yaşlarım, bizi yok
ettiğin içindi… yürüdüm… ve çok şeyi merak ettim… bir sürü soru sıraladım sana…
duydun mu? Aklıma kazıdığım bütün sözlerini yanıma çağırdım… hatırladın mı? Hepsi
senden daha yakınlardı bana… birlikte geçtiğimiz “geceler süren yolları” geri
dönerken, ellerimden tuttular… haksız bir mecburiyetti bu dönüş… elleri
bırakılmış bir çocuğun düştüğü boşluktu… bir ebeveyni yoktu bu boşluğun…
olamazdı… artık yol boyunca susmak vardı… bakıp da görmemek vardı… vazgeçmek,
öfkelenmek, yok saymak, özlemek ve silmek vardı… ve hiç olmamış gibi yapmak
vardı… hiç hak etmemiş gibi gitmek, göndermekti… nankördü çünkü aşk… bir
sürelikti… bir zamanlar söylenmiş yalanlardan ibaretti… işte tam da bu yalanların
dönümüne saatler kalmışken içimden geçenlerin belki de bir kısmını haykırmak
istedim sana… dinler misin? Birini kendine alıştırıp, kendinden haince nasıl uzaklaştırabileceğini
fark ettiğimi bil istedim… kovduğun güzelliklerin yerinin asla dolamayacağını…
nankörlüğün aşka yakışmadığını… senin asla karşındaki hak etse bile, bir aşk için canını feda edebilecek
bir kalbe sahip olamayacağını gör istedim… hayal kırmanın, hayal kurdurtmaktan
daha günah olduğunu, ümitlendirdiğin ömrün vebalini unutma istedim… ben artık
tek başınayım o yalan yolda… bir sürü kırıklık ve yanıma yakıştırdığın
günahlarınla, dizdiğin olamayacakların dönümüne gelmek üzereyim…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder