30.8.11

Baba'ma

30 ağustos... zafer bayramı... şeker bayramı...
tüm bayramların birbirine karıştığı bir gündeyim...
gittiğin yerdeyim...
yine bütün gün bekledim, belki dönersin diye...
denizine baktım gün boyu...
herşey o gün gibi tazeydi...
denizin, rüzgarın, dalgaların... çaresiz bir lodos...
seni benden alıp götüren her ne varsa, bugün yine burdaydı...
gözlerim hep aynı noktadaydı...
yalancı gülümsemelerimle karşıladım, sensiz bir bayramı daha...
ne zafer vardı gözlerimde, ne şekerlerin tadı geri getirebildi sensiz gecen zamanı...
sensızlıkle biten bir gün daha batmak üzere...
bir umudum daha karanlığa gebe şimdi...
seni götüren lodos durgun...
tıpkı o gün gibi güneş bulutların ardında durdu...
vedalaşırken gün bitimiyle;
bütün bayramlarım, bütün zaferlerim saygı duruşunda yine...
sensiz geçmiş bir gün daha...
sensiz bitmiş bir bayram daha...
artık ne zafer var ellerimde, ne de tadı bayramların...
hem çok özledim seni...
hem sonsuzluğunda kaldım...

17.8.11

SANA BAKMAK


Sen...
Sana bakmanın ne demek olduğunu hiçbir zaman bilemeyeceksin...
Seni izlemek... Seni görmek...
Öyle ben ben bakarken gözlerin... Dalıp giderken uzaklara...
Ve ben peşinden giderken bakışlarının...
Sen bunu asla göremeyeceksin...
Bu kadar duamken, öylesine içime çekmişken, yarımken... sen...
Nasıl bakabilirsin ki kendi suretine?
Bazen durgun... Kimi zaman farkında olmadan...
Çoğu zaman şefkatli... Yağmur yağmur...
Hırçın zaman zaman... Sıkılgan...
Ne zaman gözlerini kapasan, söner ışıklarım...
Sonra açarsın bütün ışıkları tekrardan...
Sen...
Sana bakmanın ne demek olduğunu bilemezsin...
Ama baktığında değişir dünya...
Yaz olur...
Belki bir bebek doğar...
Dolunay beliriverir...
Belki bir hayat kurtulur...
Sen nasıl bakarsan, öyle olur...
Öyle bir alışkanlık ki sana bakmak
Bilemezsin...
O kadar farkında değilsin ki baktığın yerlerin...
Nasıl baktığını göremezsin...

ipek sindelışık
18.08.2011

HÜZÜN'DAŞ

Gözlerinde hüzün vardı. Tanıdıktı gözyaşlarının bıraktığı izler. Sana her baktığımda, bir yapbozun eksik parçası gibi yer edebilirdi bakışlarına bakışlarım.. Yaşamıştın siyahı, yabancı değildin dünyama.. Bütün anlamların buradayım diyordu göz kapakların açılıp kapandığında.
Sakindin, olgundun ve ayaktaydın her şeye rağmen.. Gizlemeye çalıştığın hikayelerin vardı başlıkları ağır.. Acıyla başlayıp hiç bir yerde bitmeyecekmiş gibi uzun süren hikayelerdi onlar.. Ne zaman sonuç bölümüne gelmek istesen, verdiğin kararla kalakalıyordun sanki  elinden bir şey gelmeyerek sen de..
tanıdıktı sanki hüzünlerimiz, iki defa yaşanmıştı ve tamamlıyorlardı birbirlerini..
Gözlerinde hüzün vardı.. Çok uzak yollardan gelmiş, kalabalığın içinde yalnız ve yarım kalmış.. Hep bir tamamlanmamışlık, hep bir yaşanamamışlık soluyordu nefesin..
Baktığın yerlere sürdüğün gözyaşların, benimkilerin çığlığıyla buluşurken, hissedebiliyordum.. Acıyordu için.. Saklı ama kolay çözülebilen, gizli ama anlaşılabilir, görünmez ama hissedilebilir acıların vardı bir yerlerinde..
Fark ettirmemeye çalışsan da, bakıyordun.. Baktığında her şeyi anlatıyordun..
Hüznünde kendimi buldum.. aradığım her eksik parçanın tamamlanmış haliydi bıraktığın bakışlar..
kalbinin odalarından birinde sığınmak isteğindeydi ruhum.. paylaşmalı, ağlamalı ve ortak olmalıydı hüzünlerimiz..
aynıydı acılarımız, sonu olmayacaktı son nefese dek.. aynı karelerin hayalini kurmaya alışıktı özlemlerimiz ve dokunduğu duygu fırtınasının dinmesi imkansızlıklara çıkıyordu..
tüm kapılar kapalıydı ışık geçirmiyordu açık yaralar..
Gözlerine baktığımda hüznümde senden bir parça buldum.. Benziyordu hayatın hayatıma, farksızdı eksikliklerimiz. Tüm çatışmalar el ele yürüyordu bakıştığımız yollarda..
başrollerini paylaştığımız bir oyundu hayatlarımızın özeti..
repliklerimiz birbirimizin devamı gibiydi ve ayna tutuyordu sanki yaşanmışlıklarımıza..
bende bıraktığın bakış sende unuttuğum bakışın yansıması gibiydi..
gözlerimde hüznün vardı..
gözlerinde hüznüm vardı..
bir yansımaydı bu bakışmalar..
ışığı hüzne vuran..

İpek Sindelışık