16.11.10

SÜT KOKUSU

Çocukluğumdan kalmaydı her şey… her gülümsemesinde merak ettiği çocukluğumdan… özlenenlerime götürürdü beni masumiyeti… bir kokusu vardı gülümseyişinin… o günlerden kalan, güven veren ve her şeye yeniden başlatan…  o kadar vazgeçilmezdi, öyle bendendi ki, sapladığı bütün bıçakları kabul etmiştim… bir yolculuk gibiydi… gülümserdi aslında ağlarken içi ve başka biri olurdu her gülümsediğinde… farklı bir hali ve farklı bir kokusu vardı… daha yakın olmak isterdim her güldüğünde kokusunu hissedebilmek için… o bilmezdi bunu… farkında olmazdı ne kadar içime işlediğinin ve neden bu kadar yakınıma gelebildiğinin… gitmesini istemezdim, uzağında olmak imkansız gelirdi ve hep gülsün isterdim… ve ben en çok o kokuyu özlerdim… yanında yokken o koku burnuma gelirdi yerli yersiz ve nefesim olurdu nefesi, haberi yokken… farklı yerlerde bambaşka havaları soluyorken, aniden onun nefesine ortak olurdum… dinlenirdim nefesinde ve hiç vazgeçmeyebilirdim izin verseydi… eksik, zamansız ve hüzünlüydü aslında bu yolculuk… çocukluğum gibiydi… kendine ait bir kokusu vardı, biraz izin verdi, kokusunu bıraktı ve gitti…
en benden ve en ilklerimden gelen bir kokusu vardı gülümseyişinin… masum, bembeyaz, vazgeçilmez ve unutulmaz… süt kokusu…

İpek Sindelışık

Hiç yorum yok: