Arkana bakmadan kaçtığın her hikaye, gün olur, senden intikam almak için
çırpınan, kimsesiz bırakılmış bir çocuk gibi sırtında kambur olur...
Peşinde dolaşan o hüzün aynada seyrederken seni, iki eli yakanda
duracaktır vicdanının...
Her kaçışında fırlatıp attığın yaşama sebepleri, er ya da geç
tarafından toplanmayı beklerken, ucuz bir gecenin karanlığında mutlaka ışıksız
kalacaktır o yalan gülümseyişlerin...
Hak ettiğinle çaldıklarının muhasebesi arasında gidip gelirken, sorup
da bulamadığın cevapların esiri olacaksın her yeni gün...
Açtığın yelken rüzgarla yok olduğunda, yıktığın duvarlarla yapayalnız
kalacaksın...
Sen boşversen de, en derininden gelen o bir parça yalnızlık günü geldiğinde ne olduğunu hatırlatırken sana, anlayacaksın ki; yollarca uzaklara gitsen bile, yanında götürdüklerin kadarsın...
Sen boşversen de, en derininden gelen o bir parça yalnızlık günü geldiğinde ne olduğunu hatırlatırken sana, anlayacaksın ki; yollarca uzaklara gitsen bile, yanında götürdüklerin kadarsın...
Geri dönemez, pişman olamazsın…
Bilmelisin… Bir zamanlar vazgeçtiğin o küçücük masalın sayfalarında,
artık sadece döktüğün gözyaşlarınla varsın...
Hala bir insan varsa içinde, o çocuk birazcık ehlileştiyse gördüğün
suretten utanmalısın...
Ölmeye alışmalı, hayata uzaktan bakmalısın…
Ağlamalı ve anlamalısın...
Unuttuğun kadar hatırlanacaksın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder