3.2.12

SEKSENLERi ÖZLEMEK

Twitter'da TT olan bazı şeyler, aslında bizlerin büyümeden önceki zamanlarımızı ne kadar özlediğimizin ispatı gibi geliyor bana... Sokağa çıkmak denen bir kavram vardı eskiden... Onlarca çocuk, eve girmemek için büyük bir savaş verirdi.. Her çocuk diğerinin annesinden, onunla biraz daha durabilsin diye izin alırdı. Küçücüktük ama dostluk denen birşey vardı... Evet kavga da ederdik fakat o zamanlar bu kadar Kurtlar Vadisi değildi hiçbir sokak! Şimdi camdan bakmak istediğim zamanlarda gördüğüm şeyler, daha da TT yapıyor çocukluk zamanlarını... Ne bir çocuk görüyorum sokaklarda, ne de oyuncak... Binalar ve arabalar almış sokak çocuklarının yerini adeta... Sütçü amca çoktan unutulmuş. Apartmanların önüne kömür boşaltan kamyon şoförleri, belki de artık hayatta değiller... Leblebi unu paketlenmiş... Uçurtma uçuracak yer yok... Dönen salıncakların önünde biriken kuyruklar artık sadece hayallerimizde... Ne seksek çizecek yer var, ne de tuhafiyeciler kaldı sokak aralarında, ip atlamak için don lastiği satan... Mahalle kavramı yerini koca koca binalara bıraktı... Artık duyamıyorum; "eve gel" ya da "baban eve gelmek üzere" diye bağıran anneleri ve "biraz daha anne" diye yalvaran minikleri... Seksenleri özlüyorum... Uçurtmamı, telefonda masal anlatan Adile teyzeyi, misketlerimi, çokokremimi, o eski tebeşirleri, solucan toplamayı, tuğla parçasıyla seksek çizmeyi, gürültü yaptığımız için bize en üst kattan sıcak su döken Meryem teyzeyi... Herşeyi çok özlüyorum... Seksenlere geri dönmek istiyorum... Şimdi sadece Twitter'da TT olan fakat her anını dolu dolu yaşamış olduğum için kendimi şanslı saydığım o zamanları geri istiyorum.

2 yorum:

Unknown dedi ki...

Ben de çok özlüyorum o günleri.. Sokaktan elinde çanıyla geçen yoğurtçuyu, kapısının önünde oturup her şeyi takip eden Nezahat hanım teyzeyi, savaş yıldızı Galactica'yı kaçırmamak için eve koşarak gitmeyi, Commodore 64'e saatlerce kafa ayarı yapmayı, Mavi Ay'ı, Ulusal Video'dan film seçmeyi (teyze oğlumu gönderip "eniştem erotik film istiyor" dedirtmiştim :) ), Beşiktaş'ın içine kurulan pazarda annemin peşinden gitmeyi, eve dolup taşan komşuları, "bana bu temiz sayfayı ayırdığın için" leri, pazar sinemasını, mahalle aralarındaki hallaçları, macuncuları, kalaycıları, frizbi'yi, bixi cola'yı, vatkalarıyla Nopolyon Bonapart gibi dolaşan kızları, 9 taş oynamayı.. Daha çoook sayarım ama sıkmayayım.. Velhasıl diyerek bağlayalım.. 80'ler Özal ile birlikte bir geçiş dönemiydi ve insanların masumiyeti, samimi gülümsemeleri, hakiki komşuluklar, dostluklar hep o yıllarda kaldı..

Unknown dedi ki...

Ben de çok özlüyorum o günleri.. Sokaktan elinde çanıyla geçen yoğurtçuyu, kapısının önünde oturup her şeyi takip eden Nezahat hanım teyzeyi, savaş yıldızı Galactica'yı kaçırmamak için eve koşarak gitmeyi, Commodore 64'e saatlerce kafa ayarı yapmayı, Mavi Ay'ı, Ulusal Video'dan film seçmeyi (teyze oğlumu gönderip "eniştem erotik film istiyor" dedirtmiştim :) ), Beşiktaş'ın içine kurulan pazarda annemin peşinden gitmeyi, eve dolup taşan komşuları, "bana bu temiz sayfayı ayırdığın için" leri, pazar sinemasını, mahalle aralarındaki hallaçları, macuncuları, kalaycıları, frizbi'yi, bixi cola'yı, vatkalarıyla Nopolyon Bonapart gibi dolaşan kızları, 9 taş oynamayı.. Daha çoook sayarım ama sıkmayayım.. Velhasıl diyerek bağlayalım.. 80'ler Özal ile birlikte bir geçiş dönemiydi ve insanların masumiyeti, samimi gülümsemeleri, hakiki komşuluklar, dostluklar hep o yıllarda kaldı..